Deniz Feneri'nden İftara 5 Kala

. 30 Eylül 2007 Pazar
0 Yorumlarınız

Deniz Feneri Derneği, ülke genelinde olduğu gibi Antakya’da da “İftara 5 Kala” programı dahilinde, caddelere kurduğu standlarla, iftar saati eve geç kalanlara iftariyelik jesti yapmaya devam ediyor
Atatürk caddesinde kurulan yiyecek standından sonra önceki günde Öğretmenevi karşısında stand kuran Deniz Feneri Derneği gönüllüleri, güzergahı kullanan çok sayıda vatandaşa yöresel yiyeceklerimizden sundu. Standta yer alan Oruk, katıklı ekmek, tavuklu pilav, su böreği, kağıt kebap, kaytaz böreği, tulumba tatlısı ve ayran iftara yetişemeyen vatandaşlar tarafından top sesiyle birlikte kısa süre içinde tüketildi. Kutup Yıldızı Derneği Başkanı Şamil Akın, Ramazan’ın ruhuna ve anlayışına uygun bu etkinliği şehrin farklı noktalarında yapmaya devam edeceklerini söyledi. Yaptıkları etkinliğin dışında bir de mesaj veren Akın, “Gelin, bu yardımlaşma ayının kazandırdığı farkındalıkla, gücü olmayanların sofralarına, ekmek ve aşı biz koyalım. Ramazan’da her evde, güzel iftar sofraları kurulsun. Bunun için de, toplumsal duyarlılığımızın en üst noktasında bu çabayı ortaya koyan Deniz Feneri Derneği gibi genel yardım çabalarına hep beraber destek olalım. Bugün bizler burada, tüm yardım çalışmalarının kıyısında, oruç tutan vatandaşlarımıza ufak da olsa bir katkı sağlamak istedik. Tüm yorgunluğumuz, memnun ettiğimiz yüzlerle kayboluyor” dedi.

Şükran Gecesi

.
0 Yorumlarınız




Yayladağılılar Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneğinin, düzenlediği “Şükran Gecesi’nde ” derneğe ve eğitime katkı sağlayanlara teşekkür belgesi verildi. Şükran Gecesinin açılışını Sabuncu Camii Müezzini ve Kur’an-ı Kerim okuma yarışmasında Türkiye birincisi, Dünya altıncısı Mehmet Bilir Kur’an-ı Kerim okuyarak yaptı. Geceye İl Müftüsü Mustafa Sinanoğlu, İl Milli eğitim Müdürü Nazmi Bozoğlan, İl Milli Eğitim Şube Müdürü Mehmet Adaş ve çok sayıda Yayladağılı katıldı. Dernek Başkanı Mehmet Dikmen, yaptığı konuşmada; “Bu bina bu dernek hepimizin, hepimiz burayı temsil ediyoruz, ayrımız gayrımız yoktur. Burs olayında karınca kararınca her ay topladığımız meblağı öğrencilerimize gönderiyoruz. Geçtiğimiz yıl 60 öğrenciye burs verdik, 10’da mezun verdik. Her zaman söylüyoruz keşke her öğrenciye yetecek paramız olsa da versek. Ben bu bursu, her ay hayırseverlerden yağmur-çamur demeden gezip topluyorum” dedi. Gecenin sonunda, eğitim komisyonunda çalışıp emeği geçen, Hidayet Alagöz, Ömer Cila ve Vahdettin Alkan’a teşekkür belgesi verildi

Eğitime Destek

.
0 Yorumlarınız





Yayladağı Kaymakamlığı ile Garnizon Komutanlığı işbirliğiyle ''köy destek faaliyetleri'' kapsamında, Okulları onardılar ve öğrencilere kırtasiye malzemesi dağıttılar. Daha sonra, vatandaşları ücretsiz tıraş eden askerler, okulların boya, badana ve onarımını gerçekleştirdiler, ayrıca öğrencilere kırtasiye malzemesi dağıttılar. Garnizon Komutanlığı bünyesinde hizmet veren hekimler, merkeze bağlı Sungur köyünde, vatandaşları sağlık kontrolünden geçirerek, tedavileri ve ilaçları konusunda destek oldular. Sürütme, Gözlekçiler ve Sungur köyü ile diğer yerleşim birimlerinde de uygulamayı sürdürerek, asker-vatandaş işbirliğinin en güzel örneklerini sergileyecekler.

Dikkat Yolumuz değişti

. 29 Eylül 2007 Cumartesi
0 Yorumlarınız



Yayladağı Antakya karayolu, yol yapımı nedeniyle trafiğe kapatıldı. SayınKaymakamız Süleyman Çelebi, yol çalışmaları nedeniyle Yayladağı-Antakya kara yolunun yıl sonuna kadar trafiğe kapalı tutulacağını söyledi. Ulaşımın Samandağ üzerinden yapılacağını belirten Çelebi, “Yayladağı-Antakya karayolu üzerinde genişleme ve asfaltlama çalışmaları yapılacak. Bu nedenle olası kazaların önüne geçmek için 3 ay kadar yolu trafiğe kapatacağız. Bundan böyle ulaşım Samandağ istikametinden, Sofular, Koz kalesi ve Altınözü ilçesi üzerinden yapılacak” dedi. Çelebi, yol güzergâhının değiştiğini yetkili birimlere bildirdiklerini, sürücülerden de duyarlı olmalarını beklediklerini söyledi.

Köy konağı hizmete açıldı

. 26 Eylül 2007 Çarşamba
0 Yorumlarınız


Aydınbahçe köyünde ''köy konağı'' törenle hizmete açıldı. Kaymakamımız Süleyman Çelebi, köy konağının açılışında yaptığı konuşmada, köydeki önemli bir eksikliğin giderildiğini, 2 yıl önce temeli atılan köy konağının maddi imkansızlık nedeniyle geciktiğini söyledi. Köy konağının çok amaçlı değerlendirileceğini ifade eden Çelebi, amaçlarının aynı imkanı tüm köylere sunmak olduğunu bildirdi. Aydınbahçe köyü muhtarı Hanifi Yılmaz ise 35 bin YTL harcamayla gerçekleştirilen köy konağı sayesinde köyde etkinlikleri artıracaklarını belirterek, konağın yapımına katkı sağlayan başta kaymakam Çelebi olmak üzere, iş adamları ve hayırsever vatandaşlara teşekkür etti. Bu arada, toplam 860 metre kare alan üzerine kurulu köy konağında, 2 oda, yemek ve toplantı salonu, misafir ve muhtar odası ile mutfak bulunuyor

Deniz Feneri

. 20 Eylül 2007 Perşembe
0 Yorumlarınız

Deniz Feneri sizlerle daima öncü..






Yüreğimiz Yanıyor...

.
0 Yorumlarınız



Suriye'nin Laskiye vilayeti sınırında başlayan orman yangını, rüzgarın etkisiyle ilçemize sıçradı. Elli hektarlık alanda başlayan yangın, 150 hektarlık alana yayıldı.





Suriye sınırında bulunan Yayladağı'nın Topraktutan köyü mevkinde halen devam eden yangının söndürülemiyor. 50 hektarlık kızılcam ormanlık alanını kül eden yangın şu an 100 hektarlık alanda etkisini sürdürüyor.
Yangın söndürme çalışmalarına; Osmaniye, Kilis, Maraş, Adana ve Mersin'den 20 civarında arazöz, 13 dozer, 100 orman işçisi, 50 civarında da köylü müdahale ediyor. Zaman zaman alevlerin yükselmesi ve rüzgârında etkisiyle müdahale çalışmaları aksıyor. Beş helikopter ise sabahın erken saatlerinde yangına müdahale etmek için Hatayspor Stadı'nda bekletiliyor.
Antakya Orman İşletme Müdürü Yusuf Çetin, yangınla ilgili şunları söyledi; "Yangın durumu şu an çok tehlikeli. Havada rüzgar da var. Bu yangın sabaha kadar; belki daha fazla devam eder. Geniş bir alanda etkisini sürdürüyor. Sabah 5 helikopter müdahale edecek. Suriye'deki yangın sınırımıza 15 kilometre mesafe vardı; akşam saatlerinde ters esen bir rüzgârın etkisiyle bize de sıçradı." dedi.

OKULLARDA İLK GÜN HEYECANI BAŞLADI

. 17 Eylül 2007 Pazartesi
0 Yorumlarınız

2007-2008 eğitim öğretim yılında 15 milyon öğrenci ve 620 bin öğretmen bugün ders başı yaptı.
İlköğretim ve liseler 2007-2008 eğitim-öğretim yılına, bugün ilk ders zilinin çalmasıyla başladı. Türkiye genelinde ilköğretim ve ortaöğretimde okuyan yaklaşık 15 milyon öğrenci ve 600 bin öğretmen bugün ders başı yaptı.Yeni eğitim- öğretim yılı dolayısıyla bugün tüm illerde törenler yapılacak. Öğrenciler ve öğretmenlerin de katılacağı heyetler, Atatürk anıtlarına çelenkler koyacak. Ankara'da da Anıtkabir ziyaret edilecek.Milli Eğitim Bakanlığı, ilköğretim okulları için 121 milyon 722 bin 181, ortaöğretim okulları için de 34 milyon 902 bin 864 olmak üzere toplam 156 milyon 625 bin 45 adet ders kitabı ücretsiz olarak dağıtacak. Öğrenciler, ders kitaplarını okulların açıldığı gün sıraların üzerinde hazır bulacaklar.Bakanlık ayrıca öğrenciler için “Hoş Geldiniz” broşürü de hazırlamayı planlıyor. Broşürde, velilere, öğretmenleri tanıtıcı bilgiler ile öğrencilerden neler beklendiği, sınıf kuralları, ev ödevi politikası ve o yıl yapılacak etkinliklerin neler olacağı konusunda bilgiler yer alacak. Öğrenciler ilk gün sınıf ile ilgili hissettikleri ve beklentilerinin ne olacağına yönelik bir mektup yazacaklar. Bu mektupların hepsi toplanıp, yılsonunda açılmak üzere bir kutuya konulacak. 2007-2008 eğitim-öğretim yılının ilk dönemi 25 Ocak 2008 tarihinde sona ererken ikinci dönem ise 11 Şubat 2008 pazartesi günü başlayacak.13 Haziran 2008’de ise 2007-2008 eğitim-öğretim yılı sona erecek. 2008-2009 eğitim-öğretim yılı da 15 Eylül 2008’de başlayacak.

BAŞBAKAN ERDOĞAN'IN EĞİTİM MESAJI
Başbakan Erdoğan, eğitimin bir millet için geleceğe umutla ve güvenle bakabilmen ön şartı olduğunu belirtti. Erdoğan, “Eğitim alanında oluşacak hiçbir eksiklik, diğer alanlardaki üstünlükle telafi edilemez” dedi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ilköğretim haftası ve 2007-2008 eğitim öğretim yılının başlaması nedeniyle yayınladığı mesajda, eğitimin her alandaki kalkınmanın en temel unsuru olduğunu dile getirdi. Cumhuriyetin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün gösterdiği çağdaşlaşma hedeflerine ulaşmanın ancak kaliteli ve çağdaş bir eğitim hizmetiyle mümkün olduğunu belirten Erdoğan şunları kaydetti:“Eğitim alanında oluşacak hiçbir eksiklik, diğer alanlardaki üstünlükle telafi edilemez. Buna karşılık eğitimde yakalanan üstün seviyeler, diğer tüm alanların toplam kalitesini yükseltir. Onun için, hükümetimiz eğitim alanındaki eksikliklerimizi hızla gidermeyi öncelikli hedef olarak belirlemiştir. Evrensel kültür içinde milli değerlerine sahip, çağın gerektirdiği bilgi ve donanımla kuşanmış, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olan Cumhuriyetimizi geleceğe taşıyacak nesillerin yetiştirilmesi, hepimizin vazgeçilmez sorumluluğudur.”

Yayladağı Y.D Derneğinden Öğrencilere Yardım

.
0 Yorumlarınız



Yayladağı Yardımlaşma ve dayanışma derneği Yayladağı dernek başkanı Mehmet DİKMEN ve Eğitimden sorumlu Mustafa KAYA ve İlçe Milli Eğitim Müdürü Mehmet Erkan ŞERİFOĞLU tarafından yardıma muhtaç olan öğrencilere 123 takım Çanta ve Önlük, Kırtasiye ve 116 Pantolon Muhtarlara ve Öğretmenlere teslim edilmiştir.Dernek Başkanı Mehmet DİKMEN elimizden geldiğince öğrencilere ve Üniversitede okuyan Yayladağı öğrencilerine Burs ve Yardım etmeye çalışacağız dediler.

Hoşgeldin Ya Şehri Ramazan

. 12 Eylül 2007 Çarşamba
0 Yorumlarınız

Mübarek ay ve son fırsatlarımız
Seneden seneye hayır, bereket, nur ve feyizle gelen, her gelişinde huzur ve rahatın arttığı ve kötülüklerin azaldığı aziz misafirimiz dönüş hazırlığında. Bir hafta sonra aramızdan ayrılıyor. Tekrar gelişinde onu kimlerin görüp kimlerin göremeyeceği belli değil.Misafire güzel davranmak, onun hoşlanmadığı hareketlerden kaçınıp hoşlandığı şekilde hareket etmek, o misafiri ağırlayanlar üzerine borçtur. Nur ve huzur ayı olan Ramazan ayına ise diğer misafirlerden daha çok hürmet etmek gerekiyor. Öyleyse, geçen günlere bakıp, acaba ona gereken hürmeti gösterebildik mi diye düşünmek gerek. Hürmette kusur etmişsek, ondan derhal özür dilemeli, hiç olmazsa önümüzdeki bir hafta içinde onun hoşnut olacağı hallere bürünmeliyiz.
Ne yapmalıyız?..
Günahlardan, diğer aylarda kaçındığımızdan daha çok kaçınmalı, ibadetlere de diğer aylarda sarıldığımızdan daha fazla sarılmalıyız. Sünnet olarak teravih namazını kılarken, diğer bir sünneti, yani Kur'an hatmini unutmamalı, bu ay içinde mutlaka bir hatim yapmalıyız.
Kur'an okumasını bilmemek bir Müslümana yakışmaz, ama var olduğunu kabul ederek hatırlatalım: Kur'an okumasını bilmeyenler de bildiklerini okumalıdırlar. Namaz kılan her Müslüman İhlâs Sûresi'ni bilir. Öyleyse, Kur'an okumasını bilmeyenler de Peygamberimiz (sav)'in, "Kur'an'ın üçte birine denktir" buyurduğu İhlâs Sûresi'ni okumalıdırlar. Her birinin başında Besmele çekerek, meselâ 100 defa İhlâs Sûresi okumak 10 dakika sürmez. Ebedî hayatımıza yatırım için her gün hiç olmazsa 10 dakikamızı ayırarak 100 defa İhlâs Sûresi okumak bize çok şey kazandıracaktır.Allah'ın varlığı ve birliğinden bahseden bu sûreyi, sadece Ramazan ayında değil, bütün sene boyunca okumakta büyük mükâfat vardır. Sadece Kur'an okumasını bilmeyenler değil, bilen bilmeyen herkes bu mübarek sûreyi bol bol okumalıdır.
Bilhassa iş-güç sahibi olanlar, Teravih namazını kıldıktan sonra fazla zaman geçirmeden yatıp uykusunu almalı, sahurdan sonra da yatmamalıdırlar. Sevabı en bol olan vakit, seher vakti, yani imsak ile güneş doğması arasıdır. Bu vakti ibadetle geçirmeye çalışmalıdır. Ancak, imsaktan sonra nafile namaz kılmak mekruh olduğundan, nafile namazları imsaktan önce kılmalı, ondan sonraki vakti diğer ibadetlerle geçirmelidir. Kur'an okumak, salevâtı şerife, zikir ve dua gibi ibadetlerle.
Geceleri kılınan Teheccüd namazının sevabının hattı hududu yoktur, İmsaktan önce davranıp, Teheccüd namazı niyetiyle kılınacak olan, meselâ 6 rek'at Teheccüd namazı, 10 dakika sürmez.
Ramazan ayının en kıymetli kısmı olan son 10 gün içindeyiz. Sevgili Peygamberimiz (sav), bu 10 günde, ibadeti son derece artırırlardı. Bize onun gibi yapmak yakışır.
Müslüman, ibadet cihetinden dağınık değil, derli toplu olmalıdır. Bu derli topluluğu sene içinde beceremeyenler, buna en kolay Ramazan ayında kavuşabilirler.
Başka bir ifadeyle şöyle söyleyelim: Bir Müslüman manevî cihetten Ramazan ayında nasıl olursa, bütün senesi öyle geçer. Ramazan'da derlenip toparlanamayanlar, sene içinde kolay kolay toparlanamazlar. O halde, kendisinde manevî eksiklik görüp bunu gidermek isteyenler, ne yapıp edip vaziyetlerini düzeltmelidirler. Bunun için lâzım olan sermaye, şu anda yaşamakta olduğumuz son 10 gündür. Bunun da üçü gitti, yedisi kaldı. Bu yedi günün her birisi manevî birer cevherdir.Bu cevherlerin içinde hele biri var ki, bir ömürden daha kıymetlidir. Kadir Gecesi...O, öyle değerli bir gece ki, o gecede yapılan ibadetler insanın bütün günahlarını silip süpürüyor. İşte sevgili Peygamberimizin bu husustaki müjdesi: "Kim inanarak ve sevabını Allah'tan bekleyerek Kadir Gecesi'ni ihya ederse (o gece ibadet ederse) geçmiş günahları af olunur."
Günah sıkıntısı çekenlere, onun manevî ağırlığından rahatsız olanlara işte bulunmaz fırsat...
Bayram geceleri de çok değerli gecelerdendir. Bu geceleri de ibadetsiz geçirmemelidir. Bayram gecesi, Ramazan'ın son günüyle, bayramın ilk gününü birbirine bağlayan gecedir...
Şu noktaya dikkat: Rabbimiz, Ramazan ayına, "Kullarım sana lâyık olduğun değeri verdiler mi? Hakkını korudular mı? Onlardan memnun musun?" diye sorduğunda, "Yâ Rabbi! Falan falan kullarından memnun değilim" denilen kimselerden olmak manevî felâkete sebep olacaktır.
Kur'an ve orucun, hakkını verenlere ahirette şefaat edeceği hadis-i şerifte haber veriliyor.

Yöremize Özgün Kullanılan Kelimeler

. 8 Eylül 2007 Cumartesi
2 Yorumlarınız

Yöremize Özgün Kullanılan Kelimeler
Süllüm: Merdiven
Döl: Çocuk, soy
Ölük: Ölmüş, vefat etmiş
Aş: Düğünlerde verilen yemek
Aleç: İlaç, merhem
Zeyt: Zeytinyağı
Elepeçen: Küçük kertenkele
Ağnanmak: Gelişigüzel yatmak
Gidişmek: Kaşınmak
Bire: Erkek çocuk
Kele: Kız çocuk
Maallef: Hayvan Yemliği
Karabalcan: Patlıcan
Manadura: Domates
Keme veya Patata: Patates
Koca: İhtiyar adam
Gari: İhtiyar KAdın
Aspap: Giyecek
Pissik: Kedi
Yağlık: Eşarp
Silesil: Yoğurtlu bir tür yemek
Zahter: Kekik
Ağdamla veya Ağartı: Süt ürünleri
Kernep: Su kabağından tas
Mişmiş: Kayısının küçüğü
Payam: Badem
Bezzakke: Sümüklü Böcek
Aymüşlemek: Karıştırmak, mıncıklamak
Bakdeniz: Maydonoz
Abdun: Siyah, küçük, buruşuk zeytin
Holüp: Testi, toprak çanak
İt üzümü: Böğürtlen
Öte: İleri
Melhafe:Yorgan Yüzü
Ellaham:Belki de,sanmak
Mıntake: Evlerde malzeme konulan yer
Olle: Dambaşı
Sındı: Makas
Kesnik: Tuzlı Yoğurt
Har: Defne Ağacı
Soku: Biber Dövülen Taştan Yapılmış
Aşir: Aşüre
Çomu:
Çapıt: Bez
Pinnik: Tavukların Yumurtlama yeri
Gırkmak: Traş Etmek
Mıskı(lamak): Erkek tekelerin hadım edilmesi
Loğ: Taştan Silindir
Asseh: Gerçek
Papuç: Ayakkabı veya Terlik
Bennen: Benimle
Bayahdan: Az Önce
Azzık: Azık
Bıldır: Geçen sene
Boyunduruk: İki öküzü yayana sabit tutmaya yarayan, yaklâşık iki metre boyundaki ağaç
Cılban: Bir bezelye türü
Çemkirmek: Bağırmak
Cıncık: Cam
Iccık: Azıcık
Amti: Hala
Hakkat: Hakikat
İlazım: Lazım
Satan: Zaten
Yoz: ?
Yunmak: Yıkanmak
Zahar: Belki
Peşkir:
Leğen:

Tarihi Eserler ve Turizm

.
1 Yorumlarınız

Tarihi Eserler

Merkezde 1000 yıllık Kasım Bey Camii, 500 yıllık Hacı Hüseyin Camii ve Romalılardan kalma köprü vardır. Kel Dağı’nda Barlahan Kilisesi, Ayışığı Köyü’nde Kızlar Sarayı ve Çabala Köyü’nde de bir kilise vardır.Karacurun köyünde taş devrinden kalma oymalı mağara vardır. Olgunlar köyünde de kilise kalıntıları vardır. Merkezde diğer bir tarihi bina iki katlı Askerlik Şubesi Başkanlığı binasıdır. 1930 yılında Fransızlar tarafından karakol olarak yapılan tarihi binanın malzemesi Fransa'nın Marsilya kentinden gemilerle İskenderun'a oradan da katırlarla Yayladağı'na getirilmiştir. Fransız işgalinden geriye ayakta kalan tek binadır.

Turizm
Tarihi eserlerin tanıtımı iyi yapılamadığından turizm gelişmemiştir. Turistler sınır kapısından geçmek için gelirler.Karacurun köyünde ağrılara deva olan "Yel Dede" ve çocuk sahibi olamayanların uğrak yeri "Aslan Dede" ziyareti bulunmaktadır. Karamağara denilen deniz kıyısında, tarih öncesi bir takım kaya boşlukları bulunmakta ve tarihi önemi bilinmemektedir. Aynı zamanda Karamağara'da denize girilebilmekte ve balık tutulabilmektedir.

Tarım ve Hayvancılık

.
2 Yorumlarınız





Tarım

İlçemizde bulunan arazinin 96.510 dekarı tarım alanı geri kalanı kayalık ve ormanlıktır. Ekilen alanda 15 bin dekar zeytin, 15 bin dekar sebze, 42 bin dekar hububat, 9 dekar meyve, 8 dekar tütün, 5 dekar baklagiller ve 250 dekar bağ bulunur. İlçe arazisi dağlık ve verimsiz olduğu için modern tarım gelişmemiştir. Tarım araçlarından karasaban kullanılır. Son yıllarda Pulluk ve traktör sayısı artmıştır. Sulu tarım gelişmemiştir. Kaynak çevrelerinde meyve ve sebzeler genellikle yer kaplar. Arazi dağlık ve kıraç olduğundan verim düşüktür. Hububat verimi de düşüktür. Genelde gelir kaynağı tütün, defne yağı, zeytin ve meyvedir.


Hayvancılık
İlçemizde en çok keçi beslenir. Daha sonra sığır gelir. Koyun az da olsa beslenir. Kümes hayvanı ve binek hayvanları da beslenir.

İklim ve Bitki Örtüsü

.
0 Yorumlarınız









İklimi
İlçede Akdeniz İklimi görülmektedir. Yazlar sıcak ve kurak, kışlar yağışlı ve ılıktır. Bölge yüksek ve dağlık olduğu için kar yağışı görülür. Hatay’ın diğer ilçelerine göre daha serindir.

Bitki Örtüsü


Genelde çam, sandal ve meşe ağaçlarından oluşan ormanlar yer kaplar. Ormanların olmadığı yerlerde makiler hakim durumdadır. Defne, kekik, zakkum, sumak, keçiboynuzu, kızılcık, atlas çiçeği ve mor menekşeler bulunur.










İdari durumu ve Nüfus

.
0 Yorumlarınız

İdari durumu

Yayladağı İlçemizin üç bucağı vardır. Bunlar Karaköse,Kışlak ve Yeditepe’dir. 30 tane köyü vardır.Karaköse Bucağı ilçeye 15 km uzaklıktadır. Kışlak Bucağı ilçeye 18 km uzaklıktadır. Yeditepe Bucağı ise ilçeye 11 km uzaklıktadır. İlçenin merkezinde üç tane mahalle vardır. Güneyde Çamaltı Mahallesi, Kuzeybatıda Dutlubahçe Mahallesi, Kuzeydoğuda Kurtuluş Mahallesi.Kaymakamımız

Nüfus
İlçemizin merkez nüfusu 7.717’dir. Köyler ve beldeleri ile beraber 27.654 kişidir.

Coğrafyası

.
0 Yorumlarınız

Yayladağı ilçesi Hatay’ın güneyine düşmektedir. İlçenin doğusunda Türkiye-Suriye sınırı bulunur. Kuzeybatıda Samandağı, kuzeyde Antakya ile komşudur. Alanı 366 km²’ dir. denizden yüksekliği ise 450 m’dir

Yayladağı İlçesi Tarihi

. 5 Eylül 2007 Çarşamba
0 Yorumlarınız





İlçemiz merkezinin 9. ve 10. yy’da kurulduğu sanılmaktadır. Avar Türkleri’nden Savcılar Boyunun başı Kasım Bey bu toprakları Bizans’tan alıp bir cami ile okul yaptırmıştır.


Kasım Bey Cami bugüne kadar ulaşmıştır. Osmanlı İmparatorluğu döneminde ilçeye Ordu-Muradiye isimleri verilmiştir. Yavuz Sultan Selim döneminde bu bölgeye Türkleri yerleştirmiştir. Yavuz Sultan Selim Mısır Seferi dönüşünde burada ordusu ile birlikte konakladığı için buraya “ordu” denilmiştir. 1918’de İngilizler, daha sonra Fransızlar tarafından işgal edilen Hatay, 1938’de Bağımsız Hatay Cumhuriyeti’ne kavuştu. 1940’da adı “Ordu” ile karıştığı için “Yayladağı” olarak adı değiştirildi. Bu adı “Yayladağı” isimli dağından almıştır. Hatay’ın kurtuluş günü olan 23 Temmuz’u Yayladağı’da kurtuluş günü olarak kutlanmaktadır.

Hatay İli Yayladağı İlçesi

.
1 Yorumlarınız

Değerli Ziayeretçimiz Bu Sayfada Hatay İli Yayladağı İlçesi Tarihi Kültürü Gelenek görenekleri ve tüm detaylarıyla sizlere tanıtmaya Sizlerle Paylaşmaya Çalışsacağız Bizlere her konuda yayladagi@gmail.com adresinden ulaşabilirsiniz, Unutmayınız yapacağınız her türlü katkı bizi mutlu kılacaktır...

Yayladağı İlçemiz , Hatay'a bağlıdır ve Türkiye'nin coğrafi olarak en güneydeki ilçesidir. 36°- 42° paralelleri arasındaki Türkiye'nin 36'ncı paraleline yakındır. 200 Yılı Sayımlarına göre İlçe nüfusu 7.717; belde ve köylerle birlikte toplam nüfusu 27.654'tür Yayladağı sınır kapısı ve gümrüğü Türkiye'nin Suriye'ye açılan kara kapılarındandır. Komşu ilçelerimiz;Altınözü, Samandağ ve merkez ilçe Antakya'dır.

Hepinize Çok Teşekkür ederiz


Yayladağı Tanıtım Grubu

Sohbet Kutusu