Tatil Sitesinden Yayladağımızı tanıtıcı gezi yazısı

. 4 Mart 2009 Çarşamba
  • Agregar a Technorati
  • Agregar a Del.icio.us
  • Agregar a DiggIt!
  • Agregar a Yahoo!
  • Agregar a Google
  • Agregar a Meneame
  • Agregar a Furl
  • Agregar a Reddit
  • Agregar a Magnolia
  • Agregar a Blinklist
  • Agregar a Blogmarks

Bu yaz, doğanın kucağına kaçmanın tam zamanı diye düşünüyorsanız, Hatay’ın en güney ilçesi Yayladağı sizi, sakin ve sessiz bir yayla keyfine davet ediyor. Burada bulamayacağınız tek şey, gürültü ve hava kirliliği. Yayladağı’na çıkmak için ya Antakya üzerinden ya da Samandağı’ndan gitmelisiniz. Antakya’dan Harbiye’ye oradan da dağların arasından dolaşarak, yol boyunca yeşile boyanmış tarlaların ve çalışan köylülerin arasından Yayladağı’na ulaşabilirsiniz.

 

Yayladağı, denizden 450 metre yükseklikte olduğu için yolları hep bir tırmanma şeridi şeklinde. İlçenin merkezi ise bu dağlar arasında daha alçak bir düzlük üzerindedir. Çam, sandal ve meşe ağaçlarının arasında dere ve çayların aktığı Yayladağı, binbir renkleriyle çiçeklere bürünmüş bereketli topraklara sahip. İlçeye girdiğimizde önce kamu binalarını görüyoruz. Aslında ilçenin büyük ve belirgin yapılarını da bunlar oluşturuyor. Diğer yapılar daha küçük ve iki katlı sade binalar. Yayladağı’nın bir tek meydanı var. Meydanda aba güreşi yapan iki güreşçinin kucaklaşmış heykeli bulunuyor. Meydan, Hükümet Konağı, Belediye Binası ve diğer resmi dairelerin binaları aransında. Yollar asfalt yerine arnavut kaldırımlarıyla ya da beton kare bloklarla döşenmiş. Meydanı çeviren Müftü Ali Yılmaz Caddesi üzerinde, dizi dizi küçük dükkanlar bulunuyor. Kimi bakkal, kimi kahvehane, kimi de lokanta olan bu dükkanlarda genelde yaşlılar oturmuş birbirleriyle sohbet ediyorlar. Selam verdiğinizde kahvedeki herkes size selam veriyor.

İSMİ YENİ AMA KENDİSİ ESKİ
Yayladağı’nın eski adı Ordu’ymuş. Yavuz Sultan Selim, Mısır Seferi sonrası ordusuyla burada konakladığı için bu adı almış. Ancak, Karadeniz’deki Ordu ili ile karıştırılmaması için adı 1940 yılında Yayladağı olarak değiştirilmiş. Adını da hemen yanında yükselen Yayladağı’na borçlu. İsminin yeni olmasına karşın buraya yerleşim 9. ve 10. yüzyıllara kadar dayanıyor. Keldağı üzerindeki Barlaam Manastırı bölgeye hakim konumuyla bu tarihe tanıklık etmiş. Yapılan kazılarda buradan İyonyalılar, Romalılar ve Abbasiler’e ait eserler bulunmuş. Hatta volkanik bir dağ olan Keldağı burada kurulmuş antik bir kent olan Montblace’yi tamamen yok etmiş. İlçe meydanının hemen yanında yükselen Kasım Bey Camii, burayı tekrar yerleşime açan Avar Türkleri’nden Savcılar Boyu’nun başı Kasım Bey’den hatıra. Caminin özellikle minaresi dikkat çekiyor. Tek ve iki katlı beyaz evler arasında kalan cami, sade bir gövdeye sahip……

 

Devamını Oku….

0 Yorumlarınız:

Sohbet Kutusu